Manifesto

Manifesto

Sağduyu

Sayı 1

25 Eylül 2025

Yeni bir insan cinsi dünya nüfusundaki payını hızla artırıyor. Hazların ve ihtiyaçlarının ötesinde bir hevesi olmayan; oturup kalkmayı, konuşup dinlemeyi ve sorumluluk üstlenmeyi bilmeyen bu ucube, kendi miyop gözlerinin görebildiğinin ötesindeki âlemleri tahkir etmeyi marifet sayıyor ve uğruna kan dökülecek her şeyi alaya alıyor. Bildiğimiz dünyanın sonunu getirmek üzere olan bu yeni ırk, herhangi başka bir düzen tesis edebilecek irade ve istidada sahip değil.

Bu insan tipinin ilk prototipleri Çifte Devrim’in erken yıllarında ortaya çıkmıştı. Gelmekte olan tehlikeyi bu evrede fark eden aydınlara siyasi ideolojiler yelpazesinin sağ tarafı uygun görülmüştü. Numuneler evvela Avrupa’ya, sonra da dünyanın kalanına ihraç edilirken bu alışverişe muhalefet edenler de gittikçe güç kaybetti. 20. yüzyıl boyunca son organize karşı çıkış sesleri hayret verici bir istikrar ve titizlikle susturuldu.

Bugün ise bu karşı çıkış geleneğinin kırıntılarını taşıyan ve tehlikenin bugünkü boyutlarını anlamaktan aciz insanlar hâlâ bir önceki asırdan miras kavgalarla uğraşıyor, çevrelerindeki dünyayı anlamak için fikirlerinin hayatla bir teması kalmamış bazı kimselerin görgü ve basiretlerine iman ediyorlar. Denenmiş ve kadim dünyanın tersyüz edilmesine yardımcı olmaktan başka bir işe yaramamış formüller, bugün bizzat kendilerinin tatbik edilmesinin yol açtığı sorunları çözmek için tekrar tekrar öne sürülüyor. Diğer yandan pek mühim bir gerçek, yakın tarihin bu mutaassıp talebeleri tarafından tamamen göz ardı ediliyor: Artık bir hitabın söylediği ne olursa olsun ona muhatap olmak için gerekli melekelere sahip insan sayısı hızla azalıyor ve çözümü sunulduğu iddia edilen sorunlar kitlelerin zihnindeki bir kolektif anlamsızlık denizinde kayboluyorlar.

Artık dedelerimizin dünyasında yaşamadığımız gerçeğiyle yüzleşmeliyiz. Hayattan daha büyük gayeler tanıyanların, inanç ve hürmet sahiplerinin sayısı artık pek az. Bizler kendimizi bu zümreden addetmekle harabeler arasında seyahat eden bir ufak kafileyiz. Ancak bu ufak kafilenin mensupları omuzlarında ağır bir yük hissediyor. Bu yük, beşeriyet olarak bugün neyle karşı karşıya olduğumuzu anlamak ve anlatmaktır. Bu yük, harabeleri bir gün abat edecek kimselere tavsiye ediyor olduğumuz Sağduyu’dur.